Mahallemizin kahvehanesinin önünden geçerken her gün bir grup insanın tartışmalarına kulak misafiri olurum. Konuşmaların başrolünde ise her zaman aynı kişiler vardır: kendilerini herkesten daha akıllı sanan, taktıkları stratejik maskelerle kendi kişiliklerinin bile ne olduğunu unutmuş olan ve bu yetmezmiş gibi, kişilik eksikliklerini utanmadan erdem satıcılığıyla örtmeye çalışan cingözler…
Bir gün kahvehanenin önünden geçerken, bu cingözlerin başında gelen Cemal Bey’in sesini duydum. Cemal Bey, o gün de her zamanki gibi bilmiş tavırlarıyla konuşuyor, etrafındakilere hayat dersleri veriyordu…
Kendisi, ne kadar dürüst ve erdemli bir insan olduğunu anlatırken, aslında herkesin bildiği bir gerçeği saklıyordu… Cemal Bey, çevresindeki insanları kullan-at tipi yaklaşımıyla yöneten, kendi çıkarlarını her şeyin üstünde tutan biriydi.
Cemal Bey’in bu tavırları, çok şaşırtır ve rahatsız ederdi beni… Bir gün, eski bir dostum olan Ayşen’le yaptığımız bir sohbet, bu durumu farklı bir açıdan değerlendirmeme neden oldu. Ayşen, Cemal Bey gibi insanların aslında bizlere önemli dersler sunduğunu söyledi. “Sabır ikinci akıldır” mottosunun uygulanması için yaşayan ibretlik örneklerdir bu cingözler, dedi.
Bir gün Cemal Bey’in çevresinde topladığı kalabalığa yine dersler verdiği bir ana tanık olduğum günlerden birinde, anlattığı hikayeler, sözler, artık bana bayağı ve içi boş geliyordu.
Bu durumu izlerken, onun hataları üzerinden öğrenmem gereken dersleri düşündüm ve her bireyin kendine özgü bir görevi var ve cingözlerin görevi de bizlere sabrın ve erdemin gerçek değerini öğretmektir. Onların varlığı, bizi daha güçlü, daha sabırlı ve daha erdemli kılar. Bu yüzden, hayatımıza kattıkları önemli dersler için onlara da teşekkür etmeliyiz.
Kalın sağlıcakla…