İstenmiyorsun artık, dendiğinde; en umutsuz anınızın teselli edici sözlerinden biridir ve mutlaka dibe battıktan sonra çoğu insanın duyduğu sözlerdir.
“Bir kapı kapanır, başka bir kapı açılır” diyerek, “üzülme” denir… Bu sözün tesiri ne derece etkili olur bilemeyiz ama biz kendimizi söylemek zorunda hissederiz…
Bir de farklı kapılar var. İstediğimizi alana kadar da o, kapıları aşındırır dururuz…
İşte bu yazımda o kapılardan bahsedelim biraz…
Nasıl kapılardır bu kapılar?
Altın mı? gümüş mü?
Kimlere açılır, kimlere açılmaz?
Kapalı kapıların ardında konuşulanlar, verilen sözler… İş dünyasının açılır, kapanır kapıları. Yani, sıkça rastlanan durumlar…
Bir başka deyişle; “bir kapıdan gireceksin, neler neler göreceksin” der ya şarkının birinde!
İşte, bazı helal süt emmişlere gök kubbenin kapıları açılıverir(!) Birdenbire “Yürü ya kulum” derler ve o kişi neler görür, nerelere yürür bir daha! Sen de “Acaba bana da açılır mı?” Diye, başın yukarıya dönük yalvarır durursun “bana da açıl ey gök kubbenin kapıları ne olur” diye, ömrü hayatında bilmediğin dualar, ezbere dökülür dudaklarından…
Bazı kapılar özel bir anahtara ihtiyaç duyar ve bu anahtar genellikle ilişkiler, ağlar ve bağlantılar yoluyla elde edilir.
Bazı kapıları açmak içinde düğümlere üflerler, kapıların önünü sirke ile yıkarlar…
Ah,Kapılar…
Hayatın dönüm noktalarını, fırsatları ve bazen de gizli kalmış dünyaları temsil eden sembollerdir. Bir kapıdan girip, diğerinden çıkmak, bazen bir hayat hikayesini değiştirebilir.
Ancak, bu kapılar sadece fiziksel değil, aynı zamanda sembolik anlamlara da sahiptir. İşte bu kapıların ardında neler olabileceğini merak etmemek elde değil.
Silivri’mizde bu gibi durumları da gördük! Hem de öyle çok gördük ki!..
Bazen kapılar sadece iş için veya anlaşmaların için değil, aynı zamanda kişisel çıkarlara açılan kapılardır, genellikle görünmez kapılardır ama açılırken gıcırtısını duyabilirsiniz…
İşte bu noktada, “işte bu kapı, işte bu da sapı” derken, gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalabiliriz.
Kapıdan çok, sapı ile muhatap olunması halinde; o kapının, elinizde kalan sapı ile bir başka kapıya koşarsınız…
Hangi kapıdır bu?
Tabi ki de devlet kapısıdır!..
Yasa koyucuların kapısına koşarsınız…
Franz Kafka’nın “Dava” adlı kitabından devlet kapısıyla ilgili bir bölüm paylaşmak istiyorum…
Kanun “KAPICI”ları…
Kapıcının karşısına yorgun ve bitkin bir adam gelir. Kanun kapısından içeri girmek istemektedir. Ama kapıcı izin vermez.
Adam sorar: ‘Peki, daha sonra girebilir miyim?’ Kapıcı “Belki” der. Adam, duvarın kenarına dayanıp aralıktan bakmaya, içeriyi görmeye çalışır ve kapıcıya tekrar dönerek sorar; “Kanun kapısının herkese açık olması gerekmez mi?”
Kapıcı, “Ben izin vermeden içeri giremezsin, ben çok güçlüyüm ama yine de kapıcıların en küçüğü sayılırım. İçeride başka kapılar ve her kapının önünde başka kapıcılar vardır. Her kapıcı bir öncekinden daha güçlüdür.” Diyerek, adama yine engel olur.
Kanunun kapısının önünde yıllarca bekleyen adam, sorgulayan bir zihinle sonunda cesaretini toplar ve kapıcıya yönelir: “Herkes bu kapıdan içeri girmek ister. Öyleyse bunca yıl neden bu kapıdan girmek isteyen benden başka kimse olmadı?” Sorusuyla gerçeklerin ta kendisiyle yüzleşir.
Kapıcı, zamanın derin izlerini taşıyan bu adama, artık kulakları duymaz hale gelmiş gibi bağırır: “Senden başka kimse bu kapıdan giremezdi. Çünkü bu kapı sadece senin içindi, gideyim de kapatayım bari.”
Kapı gibi gerçeklerle yüzleşmek, hayatın kendisiyle savaşmaktır bazen. Dışarıda, hak arayan, adalet bekleyen biriyseniz, o kapılar öylece açılmaz size. Kafka’nın deyimiyle, her kapıda güçlenen ve etkisi artan kapıcılarla mücadele etmek neredeyse imkansız hale gelebilir.
Ancak pes etmek yok! Çünkü gerçeklerin kapısının ardında, içeri girmeyi başaranlar, haksızlıkla mücadele etmeyi göze almış olanlardır. Belki de bu yüzden, içeri girmek isteyenlerin sayısı azdır.
Zira gerçeklerin kapısından içeri girmek, cesaret, azim ve adanmışlık gerektirir.
Kapı metaforu, uygarlık tarihi ile eşdeğerdir.
İşlevi, terimi ve deyimleriyle de ansiklopedi olur anlayacağınız…
Ben yazımı sonlandırırken size en güzel kapıyı hatırlatarak veda etmek istiyorum…
‘Gönül kapılarınız her daim açık olsun…
Sağlıcakla kalın…