Bugün, 24 Temmuz Basın Bayramı’nı kutlamaktan çok uzakta olduğumuz bir dönemdeyiz. 1908 yılında, Osmanlı’da İkinci Meşrutiyet’in ilan edilmesiyle basın özgürlüğüne kavuşan Türk basını, 116 yıl sonra yeniden sansür ve otosansür uygulamalarıyla karşı karşıya. İfade ve basın özgürlüğü, siyasi iktidarın baskısı altında. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına girerken, basınımız giderek ağırlaşan siyasal, ekonomik ve hukuksal baskılarla kuşatılmış durumda.
İktidar, kamu kaynaklarını kullanarak medyanın yüzde 90’ını kontrol altına almış, özerkliğini yitiren RTÜK ve BİK ile bağımsız ve özgür basını susturma çabası içinde. Bugün, ifade ve basın özgürlüğü alanında geldiğimiz noktada, Dünya Demokrasi Endeksi’nde 167 ülke arasında 102’nci, Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 158’inci, Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde ise 142 ülke arasında 117’nci sıradayız.
Bu koşullar altında gazeteciler, 24 Temmuz’u ‘Gazeteciler ve Basın Bayramı’ olarak kutlayamıyor, ifade ve basın özgürlüğü için ‘Mücadele Günü’ olarak adlandırıyor. Kuvvetler ayrılığına dayalı çağdaş demokrasinin yeniden tesisi edilerek, yasama, yürütme ve yargının yanında medyamızı dördüncü kuvvet haline getirme mücadelesinden vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha vurguluyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, TBMM’de yerel basına ilan desteği için kanun teklifi verdik. Bu teklif ile yerel gazeteler için resmi ilanların yayım ücretinin Resmi İlan Fiyat Tarifesi’nde belirlenen tutardan yüzde 50 artırımlı olarak ödenmesi, bu ödemeler için vadesi geçmiş borcun bulunmadığına ilişkin belge sunulması şartının aranmaması, kamu kurum ve kuruluşları tarafından gerçekleştirilen yerel gazete alımları ve yerel basına yönelik destek ödemelerinin tasarruf tedbirlerinin kapsamı dışında tutulmasını önerdik. Bu teklif, yerel basınımızın ekonomik olarak güçlenmesini ve özgürce faaliyet göstermesini hedeflemektedir.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, “Basın milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve doğru yolu göstermede, bir millete muhtaç olduğu fikri gıdayı vermekte, özet olarak bir milletin hedefi saadet olan ortak bir istikamette yürümesini teminde basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir.” Bu sözler ışığında, özgür basının demokratik toplumların en temel dayanağı olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Bugün, ifade ve basın özgürlüğü için mücadele eden tüm gazetecilere, basın emekçilerine ve bu uğurda bedel ödeyen tüm cesur yüreklere selam olsun.
Bora Balcıoğlu
Silivri Belediye Başkanı