Unkapanı’ndan, Siyaset Koridorlarına kadar uzanan yozlaşmış bir kültürün öyküsüdür…
1980’li yıllar Türkiye’sinde, müzik piyasasının kalbi Unkapanı’nda atardı.
Sanatçılar, şarkılarını duyurabilmek ve kasetlerinin çıkmasını sağlamak için büyük çaba sarf ederlerdi. Kasetler, sanatçılar için birer prestij kaynağıydı. Genç müzisyenler, taşradan ünlü olacağım diye evlerini, hayalleri uğruna terk edenler…”kasetim çıksın” diye varını yoğunu ortaya koyanlar…
O dönemde kaset doldurma ve kaset yapmak, sadece müzikal anlamda değil, kültürel bir hareketin de simgesiydi…
Sonra Beta ve VHS video kasetleri girdi hayatımıza… Bu kasetler, sinema deneyimini evimize taşıdı. Video kaset kiralama yöntemiyle film izler, izlediğimiz kasetleri yeni bir filmle değiştirirdik. Video kasetleri, bir dönemin en önemli eğlence aracıydı. Her evde bir video oynatıcı bulunurdu. Bu teknoloji, kısa sürede popüler oldu ve ev sineması kavramını hayatımıza soktu.
Zamanla teknoloji gelişti ve CD’ler sahneye çıktı. Müziği, videoları ve verileri depolamak için kullanılan CD’ler, kasetlerin yerini almaya başladı. Daha dayanıklı ve kullanımı kolay olan CD’ler, kısa sürede kasetlerin pabucunu dama attı.
2000’li yılların ortalarına gelindiğinde ise kasetlerin rolü değişmeye başladı…
Artık sadece eğlence veya bilgi depolama aracı değillerdi; siyaset sahnesinde de önemli bir rol üstlenmeye başladılar! Siyasetin tam ortasına video kasetleri, CD’ler ve daha sonra dijital medya girdi. Özellikle gizli çekimlerle oluşturulan bu kasetler, birçok siyasinin başını epeyce ağrıttı. Bazı siyasetçilerin, makamlarından olmalarına neden oldu.
Eskiden “kasetim çıksın” diye çabalayanlar vardı, şimdilerde “aman ha! kasetim çıkmasın” diye uğraşanlar… Çünkü bu kasetler, siyasi kariyerlerin sonu olabiliyor.
Öyle ki, kaseti çıkmasın diye her türlü fedakarlığı yapmaya hazır olanlar, siyasi hayatlarını bile noktalamaya razı olabiliyor. Gizli çekimlerin ve sızdırılan kayıtların korkusu, siyasilerde ciddi bir paranoya yaratmış durumda anlayacağınız…
Bu durum, geçmişten günümüze kasetlerin ne denli değişik anlamlar kazanabildiğini açıkça gösteriyor.
Teknolojinin ve medya araçlarının evrimini izlemek, aynı zamanda toplumun ve siyasetin de nasıl değiştiğini gözler önüne seriyor. Seksenlerin başında kaset çıkarmak için varını yoğunu ortaya koyanlardan, günümüzde siyasilerin bir çoğu kasetlerin siyasi yaşamlarını tehdit etmesinden korkuyor.
Kasetler, Unkapanı’ndan siyaset koridorlarına kadar uzanan yolculuğu, toplumun hızla değişen sosyo-kültür erozyonunun asıl sorumlularından biridir… Geçmişte sanat ve eğlence için kullanılan bu araçlar, günümüzde siyasi skandalların ve güç savaşlarının teknoloji silahı haline geldi. (Dikkat! Gizli çekim) (!) Bu dönüşüm ve teknolojinin medyanın üzerinde ne denli güçlü ve etkili olabileceğini bizlere bir kez daha hatırlatıyor…
Vay be! Nereden nereye…